"Bütün gün play station oynamak.. hayatın anlamı budur işte.." dedi çocuk annesine.. Annesi, "Bu mudur sence hayatın anlamı?! Hayır, hayatın anlamı, çalışmak iyi bir gelecek hazırlayıp ileride rahat etmektir" dedi.. Bu, annenin kendi hayatı ve oğlu için güdtüğü anlam olabilir ama çocuk anlamlı bulmuyordu işte..: "Öyle midir?" dedi tereddütlü bir sesle. Şefkatle onayladı annesi..
Hayatın anlamı, salt gelecekte rahat etmek değildir bana kalırsa. Hayatın anlamı, küçük ancıkların büyük huzurundan ibarettir aslında.. Deniz kıyısındaki yosun kokusunda ve denizin huzurlu ninnisinde; sevgilinin gözlerinde -bazen ayrılığın soğuk hali, bazen vuslat sevinciyle bakan-; duyduğun bir şarkıda; gördüğün bir rüyada; bir şey başarmakta -kek yapmakta mesela-; bazen sokakta uyumakta ya da tanımadığın birine tebessümle bakmakta..
Bazen ince uçlarda yürümekte, kararsız kalmakta;ağlamakta ve düşüncelerde boğulmakta; bekleyişlerde, gelmeyişler ve gitmeyişlerde.. Bir şehri özlemekte; bir şehri gözlemekte..
Hayatın anlamı; aslında gün içinde yaptığımız yapmadığımız, yapmayı düşündüğümüz ve yapmayı düşünmediğimiz her şeyde.. Bir tercih söz konusu olabilmişse eğer, geri kalanları ayıklamaktır hayatın anlamı. Tıpkı bir paket mercimekteki taşları ayıklayıp temiz bir mercimek yemeği pişirebilmek gibi.. Tercih nedir? Mercimekten taşları mı, yoksa taşlardan mercimeği ayıklamak mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder