Müzik çalarım kaybolduğunda, her şeyin beni bırakıp gitmesinden şikayet etmiştim. Hatta eskimiş arkadaşlarımın beni nasıl terkettiklerini hatırlayıp hayıflanmıştım. Sen, "bende öyle bir şey olmayacak" diyerek sözde hep benimle olacağına söz vermiştin.. İnsanlar böyle özel sözleri neden çok kolay verebilirler, anlamam!
Bu sözünü hatırladım ve bu küçük anı gülümsetti çehremi. Beni terketmemiştin zira. Terkettirmiştin kendini..!
Sözünü hatırladığımda beni avutan ve birkez daha, daha şiddetli gülümsememe vesile olan şeyse, başka bir anıydı. Senden çok önce, akbilimi kaybetmiş ve buna çok içerlemiştim. Müzik çalarım gibi onun da beni terkettiğini düşünmüştüm. O zaman hayatımdaki kukla, "Seni terkedecek kadar aptalmış demekki.." diyerek teselli etmiş, bir süre sonra da aynı aptallığı kendisi üstlenmişti. Bende aptal şeyleri çeken nedir, merak eder olduysam da çok üstünde durmadım.. Gülümsemek yetti ruhuma. Tuhaf olan, eski anımın yeni acıma cevap vermesiydi. Hayat, böyle ilginç enstanteneler sundukça sahneme, ilgimi çekmeye devam edecek yaşamak..
İnsan, içinde yaşadığı an'ın anlamını yaşarken anlamıyor da, üzerinden zaman aktıktan sonra dank ediyor. Adeta zaman yıkıyor an'ları; nehre yuvarlanan çamurlu bir taşın zamanla parlaklığını gösterebilme şansına kavuşması gibi..
Zamanın yıkadığı an'ların gülümsetmesi dileğiyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder