2 Mart 2010 Salı

Hayat Söyletti..


İstanbul'un telaşında gözlerimi açık tutup eve geldiğimde yatağım göz kırpar bana.. Her zaman tavolmam o edaya. Bugün bıraktım kendimi yatağımın kollarına..

An'ı yaşamak, genellikle yaptığım şey. Bu sefer huzur verdi bana. Uyandığımda yanağımda yastık iziyle sağ yanım pamuk prenses gibi hissediyordu kendini, sol yanım Notre Damın gibi..

Kendimi yatağıma bıraktığım kadar hayatın kollarına bırakmak.. Çok basit bir eylem gibi gözükmüyor bana. Hata yapmak güzel bir şey zira öğrenmek adına, ama dönülmez hatalar yapmak da yürekte derin yaralar açmakta. Ben sakladım hep kendimi. İnsanlar merak etti neden böyle olduğumu. Beni anlamış olanlara da bunu başardıklarını hissettirmedim. Kötü ve sert bilinmek işime de geldi çoğu zaman.

Kötü oldum. İnsanları kırdım, onları azarladım. Kötü kötü baktım suratımı ekşiterek, yer vermedim bazen otobüste. Kırabileceğimin ve üzebileceğimin sinyallerini verdim hep. "kırılmam" dedim,"beni üzemezler". Kimler inandı kimler.. Ah nasıl üzülmem, nasıl kırılmam..! İnsan değil miyim ben.. Kötü & sert imajımı kendimi korumak için çizdim, itiraf ediyorum. Ve aslında, daha çok da bu yüzden incindim. "Mine üzülmez,kırılmaz,bişey demez; zaten böyle demişti..." dediler. Bunu dedirtmekti amacım, ama mutlu etmedi bu gaye beni.. Ve herneyse, bu düşünceler yazıldı benim tecrübe haneme.. Öğrendim ben de birşeyler.


En son neyi fark ettim biliyor musunuz? Benden giden sevgililer hiç dürüstçe gitmediler. Ayrılmak için ya en kuyruklusundan yalanlar söylediler ya da bana "git!" dedirtecek kadar usandırdılar beni, hem de bilerek. Ben nasıl bir insanım diye düşündüm, nasıl biriyim ki böyle gidiyorlar benden..? Ne yani, "olmuyor, sana alışamadım, bitsin" demek ne kadar zor olabilir ki. Suç kelimelerin değil, içinizdeki küçük yüreklerin halbuki..

Ve deli olmak işime geldi çok kereler.. Akıl sağlığımın yerinde olmadığını kanıtlamak için rapor almaya gerek duymadım. Ama rahat durmuyor düşünceler beynimin içinde.. Ani çıkışlarım oluyor. Anlamlandıramadığım şeyler söylüyorum, hatta bazen adab-ı muaşeret kurallarını çiğniyorum. Gülüyorlar, alemsin diyorlar, nasıl böyle olabiliyorsun.. "deliyim" diyorum. Bu sıfata sığınıyorum. Yaptğım, söylediğim şeyler "deli" sıfatı altında absürd durmuyor zira. Zaman zaman istiyorum ben de hastaneye yatmayı, insanlardan uzak biraz kafa dinlemeyi. Gidemiyorum bu hastalıklı akıllı insanlardan.. Onlar deli ediyor beni halbuki..

Hayat öyle bir şey ki, deli olmayı da kötü olmayı da mübah kıldırıyor yaşamak yolunda. Acımıyorum, pekçok kez merhametimden maraz doğurdum zira..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder